Antik kökenleri olmasına ve Taş Devrinden önce de kullanılmasına rağmen ahşap son zamanlarda bir yeniden canlanma yaşamaktadır. Bunun en önemli sebebi sağlık ve mutluluk üzerindeki, doğaya benzer etkisinin keşfidir.
Ahşap insanlık tarafından kullanılan en eski ve esas imalat materyallerden biridir. Mısır piramitlerinde ahşap mobilya ve cenaze töreni malzemeleri bulundu. Japonydaki Horyuji Tapınağı (MS 700), İngiltere’deki Greensted Kilisesi (MS 1053) ve Londra’daki Westminster Hall (MS 1399) gibi yüzyıllar önce inşa edilen kimi yapılar bugün hala ayaktadır.
Doğanın insan üzerindeki etkisine odaklanan erken dönem araştırmalara göre sadece pencereden görülen bir doğa manzarası bile oldukça pozitif bir etki yaratır; iç mekanda bulunan bitkiler ve çiçekler de benzer bir fayda sağlar. Bir araştırmaya göre yeşil açısından zengin ofislerde bilişsel faaliyetler artmakta, hastanelerde acıya dayanıklılık yükselmektedir.
Bulgular doğanın iç ve dış mekanlarda faydasını kanıtladığına göre, ahşabın, doğal bir ham madde olarak benzer bir etkisi olup olmadığını sormak da mantıklı olacaktır. Çünkü, nörologlara göre bir mekana girdiğimiz andan itibaren beynimizde, bilinçli ve bilinç dışı olarak – bilişsel ve psikolojik, özel bir süreç belirir. Bu süreç bizim duygularımızı, sağlığımızı ve hatta hafıza gelişimimizi etkiler. Özetle, iç mekanın üzerimizdeki etkisi büyüktür. Bu açıdan bakıldığında, ahşabın iç mekanlarda kullanımının sağlığa muhtemel faydaları üzerine yapılan araştırmaların son zamanlarda artması şaşırtıcı değildir. Bu konudaki ilk araştırmalar sağlıklı iç mekanlarda ahşabın etkisine odaklanır ve iç mekanın havasında ahşabın etkisine dair genel bir bakış açısı sağlar.
Geçmişte ahşap basitçe estetik görünen ve bina ve eşya yapımında kullanılan bir materyal olarak görülmüştür, lakin ahşap bunun çok daha fazlasıdır. Ahşapla döşenmiş ortamlarda yapılan araştırmalara göre bu tip ortamların insanlar üzerinde psikolojik ve fiziksel faydaları, doğada geçirilen zamanda görülen faydalara benzemektedir.